-
1 halb
halb [halp]I adj1) yarım, yarı;eine \halbe Stunde yarım saat;eine \halbe Note mus ikilik;ein \halber Ton yarım ses;zum \halben Preis yarı fiyatına;\halb Hamburg Hamburg'un yarısı;nichts H\halbes und nichts Ganzes ( fam) ne hesaba gelmek, ne de kantara;keine \halben Sachen machen ( fam) yarım yamalak iş yapmamak;\halb und \halb yarı yarıya;mit jdm \halbe-\halbe machen ( fam) biriyle yarı yarıya bölüşmek2) ( Zeitansage) buçuk;es ist \halb drei saat iki buçuk;es ist \halb eins saat yarım;um \halb drei iki buçukta;es ist zehn ( Minuten) vor \halb drei iki buçuğa on (dakika) var;es ist zehn ( Minuten) nach \halb drei iki buçuğu on (dakika) geçiyor;II adv;nur \halb zuhören pek dinlememek;\halb öffnen aralamak;das Zimmer ist \halb so groß/so teuer wie das andere bu odanın büyüklüğü/fiyatı ötekinin yarısı;das ist \halb so schlimm bu pek o kadar kötü değil;sie ist \halb taub bir kulağı duymaz, ağır işitirsich \halb totlachen gülmekten katılmak -
2 eineinhalb
eineinhalb ['aınʔaın'halp] adjinv bir buçuk;es hat \eineinhalb Stunden gedauert bir buçuk saat sürdü -
3 halb
1. adj yarım;eine halbe Stunde yarım saat;ein halbes Pfund iki yüz elli gram;zum halben Preis yarı fiyatına;jemandem auf halbem Wege entgegenkommen b-ni yarı yolda (karşılamak)2. adv halb drei (Uhr) (saat) iki buçuk; yarı (yarıya);halb gar az pişmiş;halb tot yarı ölü;halb verhungert (açlıktan) yarı ölü;halb voll yarı dolu;halb so viel bşin yarısı kadar;fam mit jemandem halbe-halbe machen b-yle yarı yarıya bölüşmek;nur die halbe Wahrheit gerçeğin sadece bir tarafı/yanı;eine halbe Sache yarım bir iş
См. также в других словарях:
saatlik — sf., ği Herhangi bir saat süresince yapılan veya olan Yeniköy bu yandan Banarlı nahiyesine yarım saatlik, kaza merkezine de olsa olsa bir buçuk saatlik bir yerde... M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
sokağa dökülmek — 1) herhangi bir sebeple dışarı çıkmak Her zaman, saat on bir buçuk dedi mi kadın erkek, kol kola sokağa dökülürlerdi. P. Safa 2) gösteri, protesto gibi amaçlarla insanlar sokaklara, meydanlara inmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yatsı — is. 1) Güneşin batmasından bir buçuk, iki saat sonraki vakit Babam yalnız ilk geceki fener alayına katıldı, yatsıdan az sonra eve döndü. N. Cumalı 2) Yatsı ezanı Gece olmuş, yatsılar okunmuş, daha damat bey gelmemişti. S. M. Alus 3) Yatsı namazı… … Çağatay Osmanlı Sözlük